Misafirlerim

8 Ekim 2010 Cuma

07/08/2010 ......


             
 
   O gece öyle bir yürek dinledimki, anlatmak için lugatımdaki kelimelerin yetersiz kalacağı öyle bir yürek işte…İnsanları dinlerken, onların hayatlarına dokunurken etkilenirim.O an için onların rollerine bürünüp ,  yaşamın iki ana duygusu olan hüzün ve mutluluklarını ustaca üzerime giyerim.Hatta bu yüzden içimde insan enerjilerine sakladığım bir hücrem olduğunu düşünürüm hep..Evet haklısınız çoğu insan etkilenir birilerini dinlerken, hisseder.Ama ben sanırım bu özelliği kendimde görecek kadar çok etkilenir ve yaşanılanın içinde bulurum kendimi…

    Davulcu davula vurmak yerine içimdeki isyanla aşık atıyordu sanki.Ramazanın mis kokan o huzurlu gecesinde ben huzuru itinayla reddediyordum.Telefonu kapattıktan sonra bir süre derin derin nefes aldım.Denizin dibine dalmış sonrada çıkmaya çalışırken olağanca su yutmuş gibiydim.İçimde yuttuğum sulardan küçük bir okyanus oluşmuştu adeta.Miğdem ufak tefek tekmelerle yaşam savaşı veriyordu.Boğazımda bademciklerim şismis hissi yaratıyor yutkunamıyordum.Ben sadece dinlediklerim karşısında bunları hissediyordum.Peki ya o? PEKİ YA O ?Hiç durmadan beynime işkence eden bu soruyla yüzleşmeye bile tahammül edemeyip hırçınlaştığımı fark ettim.O sinirle ve dinlemekten başka elimden bişey gelememesinin verdiği çaresizlikle ışığı kapattım.Gece lambalarını istediğim loşlukta ayarladım.Gece lambalarını diyorum çünkü biri mavi diğeri kırmızı.Karanlığı sevmiyorum, uyuyor olsam bile. Yatağıma yatıp o günlerde okuduğum Canan Tan’ın EN SON YÜREKLER ÖLÜR kitabını elime aldım.Kaldığım sayfayı açtım.Gözlerim görevini ustalıkla yerine getirmesine rağmen beynim en ufacık tepki göstermiyordu.Okuyamıyordum.Evet evet okuyamıyordum..Okula yeni baslamış çocuklar gibi harfleri tanıma isteğiyle bakıyordum her bir kelimeye.O sırada yüreğim beni dürttü..
-Ay hep kendini düşünüyorsun sen dinlendir beni biraz.Birde Denizle Nehiri sığdıracak yer kalmadı içimde.Şiştim .Bak bak nefes alamıyorum görmüyormusun?
-Peki deyip gülümsedim.
Her insanı dinlerdi ama böylesine sitem etmezdi bana yüreğim.Belliki çok üzüldü.O gün bir kez daha anladım.O yüreğin sahibi yüreğimin dostuymuş meğersem.Ondan canı yanmış  içi ağlamış yüreğimin o kadar.Ondan hiçbirşey yapamamak, elinin kolunun bağlı olması oturmuş içine.Ondan çaresizliğe isyan etmiş bile bile.Ondan kelimeler kuytu köşelere saklanmış …
     Aranızda kan bağı olan birine can dersiniz ya bizde öyle kana dair bir bağ yok ama canı yakacak cana kandan öte can olacak öyle bir bağ var işte…


Yukarıdaki yazımızda sanırım birşeyler eksik .Sizde benim gibimi düşünüyorsunuz?Eğer öyleyse başlığımızı yerleştirelim.CANA KANDAN ÖTE CAN



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder