Misafirlerim

7 Ekim 2010 Perşembe

HİÇ SENİ SEVMİYORUM DEDİNİZ Mİ ?

Bir akşam can sıkıntısından tv’de kanallar arası sörf yaparken, karşıma başrollerini Ahu TÜRKPENÇE ve Yavuz BİNGÖL’ün paylaştığı ‘’Ateşe Yürümek’’ adlı dizi çıktı.Parmaklarım sürekli kanal değiştirmekten sıkılmış olsa gerek artık burda dur deyip elimdeki kumandayı yere bırakmam gerektiğinin komutunu verdi.Dinledim..Filmi izlerken, öyle bir sahne devreye girdiki iyiki o kumandayı yere bırakmışım diye iç geçirdim.Kıracın şarkısıylada bütünleşince derinliği ve etkileyiciliği kaçınılmaz bir hal almış dedim içimden.Sonrası mı ? Öz cümleler bütünü beni yaz, benide yaz dersesine sıraya girdiler beynimde…





Peki bunu söylemek mi zordur?

Deniz hırçın, ay küskün, yıldızlar çaresizdir.Sahile her vuruş bir darbe gibidir sanki.Ay görkemini kaybeder, yıldızlar aydınlatmaz eskisi gibi.Deniz durulur gibi olur bir öncekinden daha sert ve büyük darbelerle geri döner.Bir isyandır bu, bir haykırış, bir çaresizlik…

Yoksa bunu duymak mı ?

Gökdelenden aşağıya düşmek gibi bişeydir bu.Hızla aşağıya inersiniz.Ölüm karanlıklar içinde beyaz elbisesini giydirmiştir o an size.Yaşarken toprağa yakın olduğunuzu hissedersiniz.Cehennem alev alev ateşiyle adeta davet ediyordur sizi ve tüm cesaretinizle biran bile tereddüt etmeden ateşe yürürsünüz.Çünkü bilirsinizki, ateş ne kadar canlı olsada, alevi yaklaştığınız her adımda yüzünüze vursada, içinizdeki ateşten daha kavurucu ve korkutucu değildir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder